(Marie-Henri Beyle), 1783 yılında Fransa’nın Grenoble kentinde burjuva bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Hayatı savaşlarda geçen, Napoléon ordularıyla birlikte İtalya, Rusya seferlerine katılan Stendhal, bu süreçte sanat ve edebiyatla da tanıştı, savaş, yaşadığı aşklar ve yolculukları romanlarının, günlüklerinin ana temalarını oluşturdu; İtalya seyahatleri sırasında kaptığı frengi sonucu 1842 yılında Paris’te öldü.
Romanlarında “acı gerçeğin” peşinde koşan ve özellikle romantik esinli gençleri tasvir eden Stendhal, “roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır” diyerek gerçekçiliğin öncüleri arasında yerini almış, dönemin toplumsal tasvirlerine eserlerinde geniş yer vermiştir. Aynı zamanda romantizm akımının da bir temsilcisi olarak eserlerinde insan psikolojisini ön plana çıkarmış, çağdaşlarının aksine, mümkün ol
... Tamamını göster
(Marie-Henri Beyle), 1783 yılında Fransa’nın Grenoble kentinde burjuva bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Hayatı savaşlarda geçen, Napoléon ordularıyla birlikte İtalya, Rusya seferlerine katılan Stendhal, bu süreçte sanat ve edebiyatla da tanıştı, savaş, yaşadığı aşklar ve yolculukları romanlarının, günlüklerinin ana temalarını oluşturdu; İtalya seyahatleri sırasında kaptığı frengi sonucu 1842 yılında Paris’te öldü.
Romanlarında “acı gerçeğin” peşinde koşan ve özellikle romantik esinli gençleri tasvir eden Stendhal, “roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır” diyerek gerçekçiliğin öncüleri arasında yerini almış, dönemin toplumsal tasvirlerine eserlerinde geniş yer vermiştir. Aynı zamanda romantizm akımının da bir temsilcisi olarak eserlerinde insan psikolojisini ön plana çıkarmış, çağdaşlarının aksine, mümkün olduğu kadar sade ve anlaşılır bir dil kullanarak dünya edebiyatının vazgeçilmez adları arasında yerini almıştır.
Geride dünya edebiyatının klasiklerinden sayılan Armance (1827), Kızıl ile Kara (1830), Parma Manastırı (1839), tamamlanmamış olan Lucien Leuwen (1894) gibi büyük romanların yanı sıra çok sayıda biyografi ve gezi notu da bırakmıştır.
... Daha az göster