1925 yılında doğan Bert Hellinger önce felsefe, teoloji ve pedagoji eğitimi aldı. On altı yıl boyunca Katolik bir misyon üyesi olarak Güney Afrika'da Zuluların arasında yaşadı. Zuluların arasında misyoner ve kendi ifadesiyle ruhsal yol gösterici olarak sürdürdüğü çalışmalar Hellinger'i derinden etkiledi. Bu dönemin yararını yaşam boyu gördüğü ürünleri yoğun bir çalışma ve disiplin oldu. 70'li yılların başında misyonuna veda ederek psikoterapiye yönelmek üzere Avrupa'ya dönüşü Hellinger için bir kopuş değil, tersine, doğal akışını izleyen gelişiminin sonucuydu. Zulular ile geçirdiği uzun yıllar Hellinger'e insan ilişkilerine farklı bir açıdan yaklaşmanın yolunu açan değerli bir deneyim oldu. Zuluların insana, onun onuruna verdikleri önem, ana-baba-çocuk ilişkilerinde sergiledikleri doğal otorite, saygı ve sevgi, Batı toplumlarında yokluğu giderek daha fazla hissedilen değerlerin yaşayan örneklerini oluşturdu. Avrupa'ya döndükten sonra Viyana'da psikanaliz eğitimi aldı. Ardından Amerika'
... Tamamını göster
1925 yılında doğan Bert Hellinger önce felsefe, teoloji ve pedagoji eğitimi aldı. On altı yıl boyunca Katolik bir misyon üyesi olarak Güney Afrika'da Zuluların arasında yaşadı. Zuluların arasında misyoner ve kendi ifadesiyle ruhsal yol gösterici olarak sürdürdüğü çalışmalar Hellinger'i derinden etkiledi. Bu dönemin yararını yaşam boyu gördüğü ürünleri yoğun bir çalışma ve disiplin oldu. 70'li yılların başında misyonuna veda ederek psikoterapiye yönelmek üzere Avrupa'ya dönüşü Hellinger için bir kopuş değil, tersine, doğal akışını izleyen gelişiminin sonucuydu. Zulular ile geçirdiği uzun yıllar Hellinger'e insan ilişkilerine farklı bir açıdan yaklaşmanın yolunu açan değerli bir deneyim oldu. Zuluların insana, onun onuruna verdikleri önem, ana-baba-çocuk ilişkilerinde sergiledikleri doğal otorite, saygı ve sevgi, Batı toplumlarında yokluğu giderek daha fazla hissedilen değerlerin yaşayan örneklerini oluşturdu. Avrupa'ya döndükten sonra Viyana'da psikanaliz eğitimi aldı. Ardından Amerika'da Arthur Janov'dan primer terapi eğitimi aldı. Primer terapinin sağlıklı çözümlere ulaşmadaki sınırları nedeniyle transaksiyonel analize yöneldi. Bu dönem, Eric Berne'in "Günaydın dediğinde söylediğin nedir" konulu yazısı daha sonra kendi oluşturduğu aile dizimleri açısından bir dönüm noktası oluşturdu. Çalışmalarında çözüme gidebilmek için hikâyeler, mitoslar, roman, çizgi roman ve filmler kullanan Berne, Hellinger'in öykücü yanının oluşmasında önemli bir rol oynadı. Hellinger Berne'in yaklaşımına kuşaktan kuşağa aktarım düşüncesini ekledi. Aralarında özellikle Milton Erickson'ın uygulamalarının da yer aldığı çeşitli terapötik çalışmaları boyunca Hellinger, bugün iyice kristalleşmiş haline tanıklık ettiğimiz öykücülüğünü geliştirdi. Amerika'da geçirdiği sürede Milton Erickson'ın öğrencilerinden Jeffrey Zeig, Stephan Lankton ve diğerlerinden beden dilini en ince düzeyde izlemeyi ve değerlendirmeyi öğrendi. Terapi akımlarının önde gelen isimleriyle sürdürdüğü çalışmalar ve yoğun uygulamalar, Aile Dizimi ya da fenomenolojik-sistemik aile terapisi olarak tanıdığımız kendi senteziyle sonuçlandı.
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bütün dünyada saygın bir yeri olan Bert Hellinger, günümüzün en çok yankı uyandıran terapistlerin arasında yer alıyor.
... Daha az göster