Emil Michel Cioran, 20. yüzyılın en büyük filozoflarından biri, Romen deneme yazarı ve ahlakçısı.
8 Nisan 1911‘de Raşinari‘de doğdu. Babası Emillian Cioran, bir Sakson bölgesi olan Transilvanya‘nın bu kentinde Ortodoks Birliği’nin vekilharcı ve papazıydı. Annesi Elvire Cioran, Venetia de Jos kökenlidir.
Cioran, henüz on yedi yaşındayken Bükreş Felsefe ve Edebiyat Fakültesi‘ne girdi. 1928 ‘de Eugène Ionesco ve Mircea El
... Tamamını göster
Emil Michel Cioran, 20. yüzyılın en büyük filozoflarından biri, Romen deneme yazarı ve ahlakçısı.
8 Nisan 1911‘de Raşinari‘de doğdu. Babası Emillian Cioran, bir Sakson bölgesi olan Transilvanya‘nın bu kentinde Ortodoks Birliği’nin vekilharcı ve papazıydı. Annesi Elvire Cioran, Venetia de Jos kökenlidir.
Cioran, henüz on yedi yaşındayken Bükreş Felsefe ve Edebiyat Fakültesi‘ne girdi. 1928 ‘de Eugène Ionesco ve Mircea Eliade ile tanıştı. Cioran, Eliade, ve Romen düşünür Petre Ţuţea, faşizm yanlısı bir varoluşçu düşüncenin savunucusu olan Nae Ionescu‘nun öğrencisi ve takipçisi oldular. Immanuel Kant, Arthur Schopenhauer ve özellikle de Friedrich Nietzsche‘den etkilenen Cioran, 1932‘den itibaren düzenli olarak dergilerde yazmaya başladı. Alman Yaşam Felsefesinin etkisinde kalan bu dönem makaleleri,“yaşam adına akıl” ı eleştiren bir görüşü yansıttı. Üniversite yıllarında ayrıca, Georg Simmel, Ludwig Klages, Martin Heidegger ve Rus filozof Lev Shestov‘un yaşamın rastlantılardan ibaret olduğunu savunan düşünce sisteminden etkilendi. Lisansını Bergson üzerine hazırladığı tezle aldı.
Cioran, 1933‘te Berlin‘de felsefe okumak için “Humboltd Kurumu” bursunu kazandı. Berlin’de olduğu yıllarda Nazirejimine sempati duyan düşünür, bir köşe yazısında şöyle diyecekti; ” Bugün politikayla alakası olmaksızın bende Hitler‘den daha çok sempati ve hayranlık uyandıran başka bir kişi daha yoktur.” Romanya‘da da II. Dünya Savaşı‘nın ilk yıllarında aşırı sağcı bir ideolojinin hareketi olan Demir Perde‘nin, hiçbir zaman aktif bir üyesi olmamasına rağmen sempatizanı oldu.
İlk yapıtı olan Sur les cimes du désespoir (Ümitsizliğin Doruklarında), 1934‘ te yayımlandı. Bu eser, kendisinin de kabul ettiği gibi, sonradan Rumence ve Fransızca yazdığı her şeyin özünü barındırır. Hayatın trajik boyutundan bihaber gördüğü Bergsonculuk‘tan bu dönemde koptu.
1937‘de tartışmalar yaratan kitabı Des larmes et des saints (Gözyaşları ve Azizler Üzerine) yayımlandı. Aynı yıl, Bükreş Fransız Enstitüsü‘nden burs alarak Paris‘e gitti ve oraya yerleşti. Cioran, ilk ödülünü genç yazarlara verilen \”Kraliyet Akademisi\”nden aldı. Daha sonra, 1957 Sainte-Beuve Deneme Ödülünü, 1977‘de Niemier Ödülü‘nü kazandı. Fakat her iki ödülü de geri çevirdi. 20 Haziran 1995‘te Paris’te Alzheimer hastalığından öldü ve Montparnasse Mezarlığı‘na gömüldü.
Cioran’ın yabancılaşma üzerine fikirleri, varoluşçu yazarlardan olan Albert Camus ve Jean- Paul Sartre‘yi derinden etkiledi. Pesimist yaklaşımıyla Cioran, hayatın, anlamsızlığı, sıkıntısı, çaresizliği ve sakıncaları üzerine yazdı.
... Daha az göster